YENİ ÇAY SEZONUNA GİRERKEN

                            

Tarım meşakkatli ve zor iştir. Her sezon bir dizi hesaplar ile başlar, çoğunlukla farklı hesaplar ile de bitebilir. Çok iyi görünen mahsul don olur yanar ve hesap yeni senenin baharına kalır.

2014 müstahsil açısından performansı iyi bir yıl olmuştur. Çay fiyatı müstahsili tam olarak memnun etmese de peşin ödenen yaş çay bedelleri,  geçmiş yılları aratmamıştır. Çayını teslim edip parasını ne zaman alacağı belli olmayan politikalar 2014 yılı için geride kalmıştır.

Çay piyasasında 1917 den beri belirleyici aktör devlettir. 1984 yılından itibaren özel sektör işin içine girmiş olsa da yine devlet, birinci aktör olmaya devam etmiştir. Bugün de bu böyledir. Ancak piyasanın ıslah edilmesi, değişen şartlara uygun yeni politikalar geliştirilmesi noktasında devlet, aynı performansla belirleyici aktör olamamıştır. Geleceği planlarken değişime uygun politika belirlemek eşyanın tabiatına aykırı değildir.

Yaklaşık 204000 müstahsil ailenin bu günü ve geleceği olan bu piyasa yalnızca devlet için değil tüm Türk halkı için önemlidir.  O halde sıkıntılarını da iyi okumamız gerekir.

İstihdam sorunu büyümüştür. Bugün 16000 yabancı işçinin gayri yasal olarak istihdam edildiği piyasada en büyük sorun bu işçilerin yarınlarda gelmediği durumda ortaya çıkacaktır. Bu sonucu iyi okumak ve bu günden destek verilerek bölgenin yerli işçi istihdam beklentisini karşılamak lazımdır.  

İşsizliğin yüksek olduğu ülkemizde, ihtiyaçlı insanımızın hayat standardını, karşılıksız para vererek yükseltmek yerine iş vererek, çalışmağa sevk ederek yükseltmemiz gerekir. Bu gün farklı alışkanlık edinen gücü kuvveti yerinde bireyler enerjilerini iş aramak yerine, nereden yardım alabilirimin arayışında sarf etmektedirler. Bu durum yüksek faiz dönemlerinde evini satıp bankaya yatıran ve aldığı aylık faiz ile yan gelip yatanları hatırlatmaktadır.  Üretmeyen toplumlar üretenlerin kölesi olurlar.

Bizim insanımız çalışmıyor demek gerçeği yansıtmıyor. Gürcistan dan gelen bir işçiye verdiğiniz 85 TL yevmiye o işçi için büyük bir alım gücü sağlıyor. Bu yüksek yevmiye karşılığında onlarda kendilerinden istenilen çalışma koşulları kabul ediyorlar.

Aynı çalışma şartlarını ülkesinde iş yasası ile haklar elde etmiş, çalışma koşullarını yasalarla standarda bağlamış Türk vatandaşından istemek adil değildir.  Kendi işçimize ‘ Bırak yasayı kanunları hakları,  bak Gürcü benim şartlarımı kabul ediyor, sende aynı şartları kabul edersen buyur çalış’ demek anlamına gelir ki bu milli gelirin adil bölüşümü demek olmaz. Yarınlarda daha huzurlu yaşamak değil, olsa olsa işsiz insanları artırmak, insanları işten uzaklaştırmak ve sorunlar yumağı oluşturmak anlamına gelir.
Bunun da karşılığı, kendi ayağımıza sıkmaktır.