6 mayıs 2015 Tarihli bir makalede Amerika da çayın alışkanlık haline getiriliş serüveni ve bu serüven ile çay sektörünün 11 milyar dolarlık ciroya nasıl ulaştırıldığı anlatılmış.
Onlarca yıl, Amerika Birleşik Devletleri'nde çay soğuk mu içilsin, sıcak mı içilsin tartışmaları yapılırken kahve iyi bir performans göstermiş ve piyasaya hakim olmuş. Bu tablo karşısında büyük markalar çay kültürünü yerleştirmek için birtakım projeler geliştirmişler.
Maç izlemek için restorantlara gelenlere çay tattırdılar. Televizyonlarda çay programları yaptırdılar. Evlerde çay kültürü oluşturmak için çay partileri düzenlettiler ve çaylarından servis ettiler. Bu serüven yıllarca sürmüş. Çünkü Amerika da ilk yıllarda çayı yalnızca yaşlılar, hastalar ve sarhoşlar içiyordu, Bunun değişmesi uzun zaman aldı.
Bugün bu tablo değiştirilmiş, Amerika da çay salonları, çay hazırlayan yerler ve çay satın alabileceğiniz sayısız mağazalar zinciri ihdas edilmiş.
ABD Çay Derneği, 1990 yılında yıllık cirosu 2 milyar dolar olan perakende çay satış sektörünün, geçen yıl yaklaşık 11 milyar dolara ulaştığını bildirmiş.
Sektör öylesine hızla gelişiyor ki, büyük firmalar da bu gelişime ayak uydurabilmek için, marka olmak uğruna yoğun çaba sarf ediyor ve çay salonları zincirler halinde ülke genelinde yaygınlaştırılıyor.
2012 yılında Starbucks ABD'deki 301 mağazası bulunan Teavana yı satın aldı. Bu evlilik te bu gelişmenin bariz bir örneğini teşkil ediyor.
Aslında yapılan bir pazarlama stratejisinden ibaret. Çayın sağlık yönü öne çıkarılarak, bugünün insanının en büyük ihtiyacı olan sakinleşme özelliği tüketiciye servis ediliyor. Bu strateji yıllarca verilen emeğin bedeli olarak bu noktaya getirildi.
Çay piyasası kendi içinde de son derece yoğun bir rekabet yaşıyor. Bu rekabet markalar arasında olduğu kadar, yeşil çay ile siyah çay arasında da yaşanıyor. Görünen o ki yeşil çay bir adım önden gidiyor.
Bu bize de örnek olacak.
Ülkeler kendi çay kültürlerini tanıtmak için ciddi maliyetler üstleniyorlar. Çinliler kendi yüzyıllık çay kültürlerini sergilerken, Japonlar da matcha çay kültürünü sergilemeğe çalışıyorlar. Hem de çay içmeyenlere servis ederek.
Yıllarca çay programı yapan kişiler program bedeli olarak kendilerine verilen tahta kutulardaki bir miktar çayı kabul ettiler. Bu serüven çok zor şartların ardından bu günlere geldi. Aslında Amerikalı geçmişe giderek ilk zamanlarda tükettikleri siyah çay poşetlerini hatırlayarak bugünü kıyaslayabilir.
Biz de bu tabloyu örnek alarak, gelecekteki beş yıllık çay stratejimizi belirleyebiliriz. Kendimize bir örnek ülke seçip pilot uygulama yapabiliriz. Amerika da yapılanın başından başlayarak, beş yıl sora onların bu gününe ulaşabiliriz.