Çay bir taraftan dünyanın en popüler ve en düşük maliyetli içeceklerinden biri olma şöhretini elinde tutarken, diğer taraftan bir "meta" olarak küresel içecek pazarında, cirosu en yüksek sektörlerden biri olma şöhretini de elinde tutmaya devam etmektedir. Bir araştırmaya göre dünyada günlük üç milyar bardak çay içildiği hesap edilmiştir. Asya, Orta Doğu, Afrika, Birleşik Krallık, AB, ABD, ve BDT ülkeleri düzenli olarak her gün, gün boyunca çay tüketmektedir.
Türkiye de çay sektörünün nereye gittiği, hangi ekonomik sonuçları hedeflediği, hangi adımları atması gerektiği tüm tarafları ilgilendirmektedir. 800 milyon dolar cirosu ile büyük bir hacime sahip olan çay sektörümüz, bir milyondan fazla insan ile direkt ilişkidedir.
2030 Yılını görmeğe çalıştığımız sektörün krize girmesi, ya da beklenen performansı yakalayamaması, geleceğini çaya bağlamış olan müstahsili ve çay sanayicisini olduğu kadar devleti de zora sokacaktır.
Son yıllarda çay sektörü, dünyanın çeşitli bölgelerinde geleneksel harmanlama yaparak, çeşitlerini artırmakta tüketici kitlelerini, çayı daha çok tüketmeleri yönünde cesaretlendirmektedir. Yeni tatlar, dokular ve cezbedici paketleme teknikleri gibi fonksiyonel gelişmeler kullanılırken, çok sayıda büyük çapta ya da lökalize tanıtıcı fuarlar, festivaller ve gösteriler düzenlenmektedir. 2015 yılı sektör için zor bir yıl olmuşsa da, bu yöndeki tanıtıcı fuarlar ve festivallerde artış kaydedilmiştir..
Dünya çay sektöründeki global değişimler ve buna bağlı olarak üretici ülkeler nezdindeki değişimler birbirinden kopuk değildir.
2015 Yılı Dünya çay üretimi ve ticareti yönünden parlak bir yıl olamamış, iklimsel koşullar yüzünden çay üretimi hayli azalmışsa da,
küresel çay pazarı 2016-2020 döneminde %4.6 oranında yıllık büyüme yapacağı ve egemen konumunu muhafaza edeceği beklenmektedir.
2014-2015 YILLARINDA DÜNYA'DA ÇAY ÜRETİMİ
Kaynak, TheTea House Times
Sermayenin Dünya çay sektöründeki tekelleşme gayreti her geçen gün etkisini artırırken bu çalışmaların Türkiyede’ de olduğuna işaret etmekte ve Çaykur un özelleştirilmesinin istenmesindeki amacın bu olduğu düşünülmektedir. Dünya da olduğu gibi Türkiyede de, hızla artan üretim rakamlarına paralel olarak artan, tüketim rakamları yoktur. Aynı şekilde, Dünyada hızla artan üretim rakamlarına paralel olarak artan, İhracat rakamları da bulunmamaktadır. Dünya da olduğu gibi Türkiyede de, artan perakendeci raf stoku rakamları ve sanayici depo stoku rakamları, sektörün rahatlamasına destek vermektedir. Türkiye toplam çay stokunun 200 bin ton olduğu hesaplanmıştır.
Realist değerlendirme yapılan 2015 yılı ve tahmini değerlendirme yaılan 2030 yılı arasındaki tüm sonuçlar belirli verilere dayandırılmıştır. Rapor da kullanılan rakamlar tahmini rakamlar olarak tarif edilsede, mantıksal bir bakış açısına sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Yıllar itibarı ile, dünyadaki çay üretim rakamları ve çay ticaret rakamları aşağıdaki şekilde olmuştur.
Son 10 yıllık dönemde dünya çay üretimindeki artış %59 olurken, ihracat rakamlarındaki artış %21 oranında kalabilmiştir. İç piyasalarda kalan çay miktarı iç tüketimlerdeki artış ve stoklardaki artış ile eritilmeğe çalışılmıştır. Hızlı stok artışı sebebiyle tedirgin olan çay sektör yetkilileri, gelecekte çay tüketiminin artırılması için yeni stratejilerin eyleme geçirilmesini savunmaktadır.
Türkiye de de tablo farklı değildir. Çay sektörümüz kurulduğundan beri gözünü iç piyasadan ayırmadığı, bütün heyecanını ve gücünü iç piyasada tükettiği için dünya piyasalarından uzak kalmıştır. En sağlıklı çayı üretmemize, dünya üretim sıralamasında beşinci sırada bulunmamıza rağmen ihracatta adımızı duyuramamamız bir bakıma ürettiğimizi tüketmemiz sebebiyledir diyebiliriz.
Ancak çay üreten ülke olmamasına rağmen İngiltere ve Almanya gibi ülkeler dünya çay sektöründen en büyük payı almaktadır.
Siyah çayın en büyük ticari küresel tüccarları : Unilever - Lipton, PG (Çok Uluslu); Associated British Foods - Twinings (UK); Tata Çay - Tetley (Hindistan); Teekanne Grubu (Almanya) dır.
Çay sektörümüzde son on yılda oluşan yaş çay üretimindeki artışa ve kuru çay üretimindeki artışa baktığımızda, kuru çay üretiminde bir randıman sorunumuzun olduğunu görebilmekteyiz. Bu fark çay sanayicimizin kaliteli çay üretme israrı sebebiyle maliyetlere ilave edilerek karşılanmaktadır. Sektörde kilo işi çay toplanması ve tonunun 400 TL olarak işlem görmesi çay toplayanları cesaretlendirirken bunun yansımasını sanayici, daha kalitesiz hammade olarak görmektedir.
%111 oranında artan yaş çay üretimine karşılık %85 oranında artan kuru çay üretimi maliyetlerin, sanayici aleyhinde yükseldiğine işaret ediyor. Mevcudiyetini koruması halinde bu durum, 2030 yılında üretim maliyetlerinin hesaplananın üzerinde artabileceği anlamına gelir.
‘’Randıman/üretim maliyeti’’dengesi ters orantılı çalışır. Randıman maliyet fiyatlarını etkileyen öncü faktör olmamasına karşılık, fiyatları artırıcı sonuçlar doğurmaktadır. Hammadde kalitesi düştükçe mamül madde kalitesi de düşmekte, kaliteyi koruma yönünde israrcı davranıldığında ise maliyet fiyatları daha hızlı artmaktadır.
Ülkemizde kuru çay maliyet fiyatlarının 2015 yılında 11.85 TL olarak gerçekleştiği, 2023 yılında 16 TL ye ve 2030 yılında ise 20.01 TL ye ulaşacağı tahmin edilmektedir. Bu beklenti dünya fiyat beklentisi ile örtüşmemektedir. Dolar bazında değerlendirme yaptığımızda ise kuru çay maliyet fiyatlarımızın, 2023 yılında 5,51 USD’ye, 2030 yılında ise 6,90 USD ye ulaşacaktır diyebiliriz. Dünya beklentisi ise reelde fiyatların düşeceği ve muhtemelen 2,5 - 3 USD civarında stabil kalacağı yönündedir.
Sonucu etkileyecek faktörlerden birinin kurlar olduğunu kabul etsek de bu durum, şartların değiştirilememesi halinde, perakende çay satış fiyatlarımızın dünya fiyatlarının çok üzerinde kalacağı yönündeki beklentimizi doğrulamaktadır.
2023 YILINA KADAR DÜNYADA OLUŞACAK ÇAY FİYATLARI (TAHMİNİ)
Kaynak, FAO IGG
Bu günkü tablonun devam etmesi durumunda maliyet fiyatlarındaki hızlı artış, 2030 yılında yüksek gümrük vergileri ile korunsa da çay sektörümüzdeki perakende satış fiyatlarını, ithal çay perakende satış fiyatlarının üzerine çıkaracaktır. Çayımızın sağlıklı olduğu tezini öne çıkarsak da, kaçak çay girdisinin yarattığı etkiden daha güçlü bir etki ile iç piyasamızı sektörümüz aleyhinde daraltacaktır. Çünkü, üretim/Tüketim dengesinde, üretim lehinde gelişen rakamların seyri, tüketim lehinde de aynı oranda gelişmeyeceğini göstermektedir. Piyasada ki beklentilerin ve dünya fiyatlarının üzerine çıktığımızda, piyasamızı rakiplerinize kaptırmak gibi bir sonuç ile karşı karşıya kalabileceğiz. Bu sebeple, kalite/ fiyat dengesini korumak, sorunu hammadde üretenler seviyesinde çözmek ve bu aşamadaki sanayici aleyhinde oluşan haksız maliyeti ortadan kaldırmak zorundayız.
Bu çözüm hammadde üreticilerinin gelecekteki menfaatleri içinde olumlu bir adım olacaktır.
Üretimin eritilmesi iki ana unsura bağlıdır. İç tüketimdeki artış ve ihracat. Bu iki konuda yol alınamaması sektörü zora sokabilir. Türkiyede çay tüketiminin kişi başına 2,9 kg/yıl olduğu, bu miktarın önümüzdeki dönemlerde cesaretlendirici tedbirler alınmazsa artmayacağı ve muhtemelen daha da azalacağı düşünülmelidir. Bu durumda beklenen tüketim artışının yalnızca nüfus artışına bağlı olarak değişebileceği gerçeğini kabul etmeliyiz.
Bu gün için devletin kendi çay fabrikalarında çay işleme kapasitesini artırması, artan hammade arzını eritmebilmesi müsthsili rahatlatmaktadır. Bu sebeble hammadde iştahı yüksek olan özel sektör, yarınlarda ise şişecek olan arz yüzünden isteksiz davranabilecektir. Üretimdeki artışa paralel olarak artırılamayan tüketim muhtemelen stokların daha fazla şişmesine sebep olacaktır. Ve kalitesiz hammaddesini dahi sorunsuz satabilen müstahsil için pazar hızla daralacaktır.
TÜRKİYE'NİN 2030 YILINDAKİ ÇAY TÜKETİM VE NÜFUS RAKAMLARI (Tahmin)
Dünyada 3.6 milyon tona ulaşan çay tüketimi 2006 yılında % 1 oranında artabilmişti, önceki on yılda ise yıllık % 2,7 ortalamalarını koruyordu. Son yıllarda ise 2006 yılı seviyelerinin biraz üzerinde artış gösterebilmektedir.
Ülkemizde 2030 yılı itibarı ile kuru çay üretim artışının %153 olabileceği, buna karşılık tüketim artışının ise %71 de kalacağı tahmin ediliyor. Maliyetlerdeki artışın piyasaya etkisi, ithal çay fiyatlarının dolar bazında değişmeyeceği öngörüsü bu günden sektörümüzde maliyet düşürücü bazı tedbirlerin alınması gerekliliğine işaret etmektedir.
Çay alanlarının birleştirilmesi, hammadde kalitesinin artırılması ve çay bahçelerinin yenilenmesi öncelikle ele alınmalıdır. Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı, İşkur ve Çaysiadın paydaşlığında başlatılan ‘’Yaş Çay Bizim İşimiz’’ projesi bu amaçla hazırlanmıştır. Yerli istihdamı teşvik eden ve yarılıkçılık esası üzerinden çay alanlarını birleştirecek olan projenin 2016 yılında hayata geçirilmesi başarılamamıştır. Projenin yeniden masaya yatırılması işlerliğinin sağlanması gerekmektedir.
Kontrolsüz bir şekilde eğitimsiz yabancı işçilerin piyasadaki etkinliğinin artması, çay toplama maliyetlerindeki artışı kontrol edilemez hale getirmiş, hammadde kalitesini her geçen yıl daha da düşürmüştür. Yasal olmayan bu tablonun ‘’Yaş Çay Bizim İşimiz’’ projesi ile ilişkilendirilerek yasal hale getirilmesinin faydalı olacağı ve sektöru kayıt içine çekerek kaynak yaratır hale getireceği aşıkardır.
Sonuç olarak diyebiliriz ki, 2030 yılına bugünkü tablo ile gidersek zorluklarla karşılaşacağımız ve tüm taraflar olarak zarar göreceğimiz muhtemeldir. Çayımızı dış pazarlarda ‘’Çay Evleri’’ projesi ile tanıtmak, kaliteyi artırmak ve bu günden başlamak üzere maliyet fiyatlarını düşürücü tedbirleri almak zorundayız. Aksi takdirde bugün için piyasamızda yer tutmaya çalışan yabancı çay ürünlerinin ucuz fiyat şansını yakalayabileceği ve tüketicilerin damak tadını değiştirerek piyasamızdaki etkinliğini artırabileceğinı öngörmekteyiz. 2015 yılında Srilanka pazarının en büyük ikinci çay ithalatçısı olduğumuz gerçeği bunu doğrulamaktadır.
Kaynaklar, Çaykur,Fao, TheTea House Times, forumforthefuture, İndia tea bord, Sri Lanka tea bord, Kenya tea bord. İBEF, mundi, İTC, Economist,cbsnews,,
mustafayilmazkarQgmail.com