Japonya çay ile yatılan, çay ile kalkılan bir ülke. Soğuk içecek makinelerinde bulunan çeşitlerin yüzde sekseni çay.
Kanser oranı düşük, obezite yok denecek kadar az. Bunu çaya borçluyuz diyorlar.
Arkadaşım Servet Mete ile sokaklarda yürürken kilolarımızdan utanmadık dersem yalan olur. Kendimizle barışık olmamız, kilolarımızın Japonya da stres yapmayacağı anlamına gelmedi malesef.
Yine de, Ülkemizin yemeklerini bulabilirmiyiz diye sorunca, Güzel Hanımefendi tercumanımız Armağan Çevikbaş ın tavsiyesine uyduk, Saray Restaurantta bulduk kendimizi. 28 yaşında güler yüzlü bir Türk genci yanımıza geldi. Adının Adnan Çolak olduğunu syledi ve bize güzel ülkemizin çayını ikram etti. Mekanın sahibiymiş.
Biz Çay sanayicisi İşadamları Derneği yönetim kurulu üyeleriyiz deyince de çok sevindi ve bir projesi olduğundan bahsetti. Japonya da !Türk çayevleri' açmak istediğini ve aynı çay evlerini Vietnamda ve Ç,inde de açabileceğini, işin tutabileceğini anlattı.
Çok şaşırmıştık. Zira bizde tam bu işle ilgili konsept çay evi prototipi hazırlamak istiyorduk.
heyecan dolu bu Türk genci sanki geleceği okumuş gibi kafamızdakileri açığa vuruyordu.
- Bizim çayımız tamamen doğal. İlaçlama yapılmadan doğal hali ile işleniyor, bu çok önemli , buralarda çaya ilaç sıkıyorlar diyerek çay konusunda bilgi sahibi olduğunu da ima etti.
On yıldır Japonya da yaşayan bu akkıllı genç, iyi bir vizyon yakalamış. Öğrenci olarak geldiği bu ülkede iş adamı olmuş. Gelecek ile ilgili büyük hayaller kuruyor.
Geleceğin saygın işadamlarından olacağı heyecanından belli.
Armağan Çevikbaş hanimefendinin annemi çok özlüyorum deyişi bizi son derece duygusallaştırmış olsa da, çok büyük zahmetler içinde binlerce kilometre uzaktaki bu yaban ellerde, ayağını sağlam basmağa çalışan bu gençlerin ellerinden tutmak, onlara destek olmak, ülkeye destek olmak ile eş anlamlı.
Çünkü geleceğin Türkiyesi 'nin sahibi onlar.
Ve geleceği yazıyorlar.