Türkiye de çay sektörü farklı arayışlar içine gidi ve farklı yönlere doğru kafası karışık bir şekilde yönelmeğe başladı. Acaba hangi yol doğru sorusunun cevabını test ederek öğrenmek istiyor. Bu pahallı bir yol olsa da başka çare de yok gibi görünüyor.
Yapılan tüm çalışmalar ve bugün gelinen son nokta, çay sektöründe iki ana konuda yeni adımlar atmak gerektiğini ortaya koymuştur.
1- Çayda kayıt içinde kaynak yaratmak
2- Çayımızı tüketici ülkelerde maliyet üstlenerek tanıtmak ve bu yolla ihracat potansiyeli oluşturmak.
Dünya da çay sektörünü incelediğinizde ve sağlık penceresinden baktığınızda bunun mümkün olabileceğini görmek hiçte zor değil.
Dünyanın en çok çay tüketen ülkeleri ülkemizi çevrelemişken, bizim damak tadı farklı bahanesine sığınarak beceriksizliğimizi gizlemeğe çalışmamızın tek kabul edilebilir bahanesi, uluslar arası ticareti yeni öğrenenlerden oluşumuz olabilir. Çay sektörü olarak hep içeriye baktığımızdan uluslararası piyasayı ıskaladığımızı itiraf etmeliyiz.
Kaçak çay Türkiye ye nasıl giriyor sorusuna, öncelikle müşteri portföyü oluşturuyorlar cevabını verebilirsiniz. Çünkü pazarlama biliminde bu sorunun doğru cevabı budur. Bu tekniği değiştirme şansımız olmadığına göre bizde aynı yoldan gitmeliyiz.
Önce müşteri oluşturmalıyız!
Çayımızı pazarlamak üzere yapacağımız planlarda hedefimiz 10 ton, 20 ton çay satmak değil, 10 kişinin, 20 kişinin damak tadına hitap ederek müşteri portföyü oluşturmak olmalıdır. Kaçak çay bizim damak tadımızı nasıl değiştirİyor piyasamızda genişliyorsa, bizde sabırla aynı bilimsel yolu kullanarak yol almalıyız.
Devlet teşvik veriyor, son derece cömert destekler sunuyor. O halde zoru başarmak çay sektörünün işi.
Bu yokuşu aşabilecek donanıma sahip.
Yarınlarda ihtimal dışı olmayan muhtemel stresin ilacı biraz da bu hesaba bağlı.