Yıllar boyunca çay hakkında sayısız hikayeler anlatıldı. Törenlerde kutlama aracı oldu. İnsanoğlu ona duygusallık kattı ve sunumunu seromonilerle yaptı. Sağlıklarına olumlu katkı sağladığına inandı, öylesine önem verdi ki üzerinden savaşlar çıktı. Sahip olduğu büyük tüketici kitlesi ile dünya çay sektörü, ulaşacağı ciro itibarı ile 2024 yılında, 21 milyar dolarlık bir piyasa değerine ulaşacağı tahmin ediliyor. Yüksek büyüme oranı ve beklenti, sektörü her geçen gün daha da önemli hale getirdi ve büyümesi gereken orandan daha hızlı büyümesine sebep oldu..
Bu gün, bu hızlı büyüme ve talepten fazla artan arz yüzünden oluşan çay stokları çay şirketlerini, dünyanın çeşitli bölgelerinde geleneksel harmanlama yapmaya, çeşitlerini artırmaya, tüketici kitlesini çayı daha çok tüketmesi yönünde cesaretlendirmek amacıyla çalışmalar yapmaya zorlamıştır. Yeni tatlar, yeni dokular ve cezbedici paketleme teknikleri kullanılırken, çok sayıda büyük çaplı ve mahalli tanıtıcı fuarlar, festivaller ve tanıtım gösterileri düzenlenmiştir. 15 aralık tarihinin ‘’dünya çay günü’’ olarak ilan edilmesindeki temel amaçta ticaridir.
Ülkemizde çay sektörü bilindiği gibi kamunun öncülüğünde büyümüş ve gelişmiştir. Kamu bir istikrar unsuru olarak sektörde her zaman varlığını sürdürmüş ve kalitenin teminatını oluşturmuştur. 2016 yılı itibarı ile sektörün cirosu 1 milyar dolara yaklaşırken, özel sektörün piyasa payı yıllar itibarı ile artarak 2016 yılında %50 ye ulaşmıştır.
Türk çay sektörü bir ayağı üretici olan ve bir milyon insanın direkt olarak ilişkide bulunduğu bir sektördür. Sektörün istikrarlı bir biçimde büyümesinde üreticiye verilen desteklerin büyük önemi vardır. İç müşteri memnuniyeti dediğimiz bu algı büyük bir maliyet ve fedakarlık gerektirmiştir. Özel sektörün sergilediği performans bu fedakarlığı yapabileceğinin göstergesini oluşturamadı. Zira kısıtlı kaynaklar sahibine bu alanda sorumluluk alma imkanı vermedi.
Aşağıdaki grafikte de görüleceği gibi yaş çay alımlarında istikrar unsuru kamudur. Kamu bu günkü noktaya gelebilmek için büyük bir bedel ödemiş, istikrarın korunması için oluşan destekleme maliyetinin tamamını üstlenmiştir. Özel sektörün alım iştahı yıllara göre çok değişken bir performans gösterirken, kamunun dik duruşu ve sektördeki hakimiyeti özel sektör içinde çok rahat bir çalışma ortamı oluşturmuştur.
Hammaddesini satan müstahsil öncelikle kamuyu tercih ederken, özel sektöre onun şartlarında satış garantisi vermemektedir.. Çünkü, kamu müstahsile randevulu sistem uygulayarak, ne kadar çay satın alabileceğini bildirmekte ve fiyat garantisi sunmaktadır. Özel sektör ise arzın durumuna göre fiyatları aşağı çekmekte ve gerekirse alımdan cayarak kamuya göre çok daha istikrarsız ve ürkek bir politika izlemektedir. Buna karşılık üreticiden hammadde alabilmek için peşin para kartını ileri sürerek ve hammadde kalitesinde toleranslı davranarak, ya da kamunun arzı karşılayamadığı zamanları kollayarak ihtiyacın karşılamaktadır.
Bugün çay tüketicileri nezdinde oluşan endişelerden biri, hava kirliliğinin çay bahçeleri üzerindeki etkilerinin neler olduğu yönündedir. Ne yazık ki, Çin çayında, arsenik ve alüminyum izleri bulunmuştur. 2013 yılından itibaren yapılan bir araştırma kapsamında bakkal raflarından kapalı ambalajlar içinde 30 farklı çay numunesi alınmış ve ağır metaller için test edilmiştir. Numunelerde % 73 oranında kurşun ve kabul edilen oran üzerinde (% 20) alüminyum çıkmıştır. Hava kirliliği olan diğer ülkelerde yapılan araştırmalardan da benzer sonuçlar alınmıştır.
Diğer bir tehlike ise satış rakamlarını artırmak için yapılan yeni harmanlama şekilleri ve kullanılan aroma çeşitlerinin doğal olup olmadığı ile ilgilidir. Uluslar arası sermaye şirketlerinin kar endişesi yüzünden yeni damak tadı oluşturarak, müşteri kitlesini genişletmek ve tüketimi artırmak isteği beraberinde doğal olmayan sağlıksız aromaların kullanımını da getirmiştir. Bu karışımlar çayı doğallığından uzaklaştırmakta ve sağlığımıza olan yararını yok etmektedir.
Türk çayının masum olduğu bu alanlar, Türk çay tüketicisinin şansını oluşturmaktadır. Kış boyunca kar altında kalan çay ağaçlarımız zararlılardan arındığı gibi, hava kirliliğinin olmadığı çay bölgemizde, dünyanın pestisit oranı en düşük çayı üretilmektedir. Şimdi gururla ifade edebiliriz ki, Türk çay sanayicisi ham madde kalitesini yükselten teknolojileri kullanarak, çayın kendi aroması dışında katkı maddesi kullanmadan, tüketiciye en kaliteli doğal çayı üretmektedir..Özel sektörümüz de kamu sektörünün kullandığı teknolojiyi kullanarak aynı kalitedeki doğal çayı üretiyor.
100 Kg yaş çaydan 17-20 Kg kuru çay üretiliyor. Bu randıman oranı tüketici için kaliteli mamul madde anlamına gelir.. iAşağıdaki grafikte görüleceği gibi özel sektör randıman oranını ile kamu sektörünün randıman oranı birbirine çok yakındır.. Bu tablo mamul kalitelerininde birbirine yakın olduğunu gösterir. Oysa 2000 li yıllara baktığımızda görüyoruz ki, o yıllardaki hammadde alımlarında kamuya göre daha titiz ve hassas davranan özel sektör bu israrından vazgeçti.
Dünya çay pazarındaki değişimleri yakinen takip eden çay sektörümüz geleceğe yönelik, çay ağaçlarının yenilenmesi ve çay bahçelerinin birleştirilmesi yönünde çalışmalar yapmaktadır. Çay ağaçlarını gençleştirerek hammadde kalitesini yükseltmek, öz aroması yüksek dünyanın en doğal çayını üretmek amacındalar. Çünkü dünyada üretici ülkeler içinde çay sektörümüz, zararlılara karşı ilaç kullanılmayan en önemli örneği teşkil etmektedir.
Ülkemiz en çok çay tüketenler listesinin başında iken aynı zamanda, doğal olmayan aromaların karışımı ile farklı tatlar kazandırılan sağlıksız kaçak çayların da tehdidi altındadır. Bir başka tehdit de, Greenpeace’ın uzak doğu çaylarında pestisit değerlerlerinin yüksek olduğu yönündeki araştırmalarının sonuçlarıdır. Son yıllarda süpermarketlerimizin raflarında yer tutma çabasında boy gösteren uzak doğu çayları, bu yönleri göz önünde bulundurularak tüketilmelidir.
Türk çay sektöründe istikrar unsuru kamudur. Kamunun sektörden çıkması durumunda sektörün tüm ayaklarından yara alacağını, devletin bugün üstlendiği maliyetlerden çok daha büyük bir maliyeti üstlenmek zorunda kalacağını asla göz ardı etmemeliyiz. Müstahsil için olduğu kadar, özel sektör içinde bu günkü tablo en iyi tablodur. Yarınlarda sektörün bu günlerini aramak istemiyorsak kamuyu desteklemeliyiz. Ona, sektörde atılması gereken adımlar yönünde heyecan vermeliyiz. Onun heyecanı sektörü büyütmeye devam edecektir.
Bu tüm taraflar için en hayırlı yoldur.
Kaynaklar, FAO, ÇAYKUR, worldteanews, The New York Times, tea.ca, tea.alltop
Mustafa Yılmaz KAR
Yazarın Diğer Yazıları :
Tümü